DALAKÇI GENÇLİK Sadi Erbaş

09.11.12

Anasayfa
Yukarı

 

 

                       Küçük Dalakçı ?

       Kendimi bildiğim yaşlara döneyim sene 1978 olacak. Kuşcağızda evimiz yeni yapılmıştı.Şahane bir ev;Baktığımız zaman Çankaya´dan Mamak Samsun yoluna kadar her taraf görünüyordu. Öfff be ne manzara. Babamın bir ev için gittiği Almanya´dan çıkan şahane bir yapı o zamanlar için. Sene bilmem kaç oldu babam daha Almanya´da.
     Neden Kuşcağız diye sordum kendime açıklaması çook basit; Dalakçi'ların nerde olduğunu akrabaların nerde olduğunu biliyorsan kendini de oraya yakın hissediyorsun otomatikman. Bizim ev dere mahalleye yakın sayılır. Etrafımızda  Rahmetli Foto İskender (İskender Özdemir) Yanımızda Mucurlu Ali ağabeyler karsımızda da Köpeklili Osman ve Ahmet amcalar var. Biz iste ablam ağabeyim annem ve ben Alamancı ailesi olaraktan bu mahallede yaşayıp duruyoruz. Haa bu arada Gece konudaki dostluk bir birine bağlılık yardım bir başkaydı o zamanlar. Bilemem zaman değişti insanlarda değişti. İnanıyorum ki daha halen öyledir o gelir seviyesi normalin altındaki insanlar.
      Yazın annemin elimizden çektiğini kimse çekmezdi valla. Okullar tatil olunca ders mers de yok nasılsa, sabahtan aksama kadar dışarıda sürterdik. Anam avazı çıktığınca bağırır '' Safiiiiiii, Sadiiiiiii yemek hazirrrrrr....'' Kim dinler yemek saatini?? Hadi oyun biter veya öteki çocuklar giderse??? Biz oyunsuz kalırsak. Ne var git evine de sıcak çorba geçsin boğazından. Yooookkk olmaz yarim somun ekmek bir domates yallah yine oyuna. (fırsatım olsa da yine öyle oynaya bilsem keşke )
      Bizim yukarı mahallede çocuk parkı yoktu. O yüzden Dere Mahalleye inerdik oynamaya. Sabahtan aksama kadar eve uğramazdık. Acıkır veya susarsak parkın karsısında Amcam Ramazan Erbaş oturuyordu. Kapıyı çalar ``yenge gı karnımız aç´´ derdik.Yazık zavallı kadında bize ne pişireyim diye sorardı? Ne yemeği biz biraz ekmek beyazpeynir içine de dört beş tane zeytin isteyip yallah yine oyuna. Parkın dibinde birde Şirşir çeşme vardı kana kana da oradan su içerdik. Az aşağısında da bir Çeşme vardı iki hatıllı bizim yüzme deki basarimiz iste o çeşmedeki yüzme pratiğinden gelir. Ne keyif alırdık! Ne don kalır nede atlet sırıl sıklam ıslanmış halde çıkardık. Allah’tan birde tepemiz vardı hemen oraya çıkar ıslanan elbiseleri kurutmaya çalışırdık. Elbiseler kuruyana kadar alt çenemiz üst çenemizle neredeyse DARBUKA çalardı. Oradan eve tabi, evde annem bizi güzel bir haşlardı.
     Annem bizi arada bir yumuşa salardı; Bu Dedem gil veya bir başkası olabilir di. Yani yolladığı yerde Kuşcağızın Dere Mahallesi ! Yani Küçük DALAKCI. Kırşehir´den gel ipte Kuşcağıza uğramadan giden köylümüz yoktur sanırım? Neredeyse bir gerçek Dalakçı kadar insan vardı. Sari Camii den yani Zeynel Bakkalın oradan aşağıya indiğimiz zaman Karşımıza Tosunlar az ilerisinde Çavuş Dayı gil onların az ilerisinde Alo Bakkal karşısından aşağıya doğru Küllüklü Amcam onların altında da Mürtezi  Belem ve Ayşe Halamgilin evi vardı. Bakkaldan devam edipte ileriye doğru yürürsek; Çöp Osman Dedemlerin evi ve daha adini ve evini tarif etmediğim sayısızca ev ve insan vardır her halde?
      Benim için bu yüzden Kuşcağız, Küçük Dalakçı sayılıyordu. Kuşcağız için benim gözümde iki önemli noktası vardı. Otobüs veya dolmuşla çarşıdan gelirken önce Su Deposu olan durak. ( Keçiörene sınır olan yol yani sanatoryum cad.) Ötekiside Sinema diye tabir ettiğimiz eskiden açık hava sineması olan Duraktır (ilk okulun yani). Ha bu arada o durağın hemen altında Kırbaş Çavuş`un evi vardır. İşte bu durakta indiğimiz zaman Ardiyeci Yusuf  ve Şohudu`nun evlerinin önünden geçersin. Oradan sola sapıp da aşağıya inersen dere mahalledeki parka gelirsin. Parkın etrafı ve ilerisi tamamı ile Dalakçılıların elindedir. Küzlüğün Ahmet, Bekçi Sami ve diğerleri.
      Neyse gelelim anamın bizi yolladığı yumuşa; İste bu mahalleye girdik mi mutlaka bir akrabam veya hemşerimiz yolumuzu çevirir. Eeeeooovvvv Baban nöörüyo laaa.. veya Baban ne zaman izine gelecek gibi hal hatır yoklaması çekerlerdi. O zaman nefret ettiğimiz olay simdi olsa da konuşabilsek. Hafta sonları ya Dedem Çöp Osman veya yukarı mahallede bizim evde Mantı günü olurdu. Yaklaşık 15 kişiden az olmaz hatta daha fazla olduğu da olurdu. Allah Allah kaşıklar sininin üzerindeki tepsiye sanki inşaatta harç atan amele gibi iner iner çıkardı. Yanına da soğan ne yerdik yavvvv. Acaba bir daha oka dar insani bir araya getirmek mümkün olacak mi acaba?? O yapılan Mantının tadı aynımı olur diye halen düşünürüm? Ben Veya benim gibi Küçük Dalakçıya (Kuşcağız)yıllardır gitmeyenler vardır sanırım. Anlatılanlara göre o güzelim müstakil evler yıkılıp yerlerine Apartman dediğimiz binalar yapılıyormuş. Yollar değişmiş insanlar değişmiş hatta kendi sokağımızı bulamayacağım iddia ediliyor.
       Gecen seneki Almanya’daki Dalakçı Gençlik buluşmasında Ali ağabey (Ali Bozdağ) Bir sohbet sırasında ''Yav izinde, yıllardır gittiğim Kuşcağızdaki bizim evin yoluna adamlar Bina dikmişler valla evi zor buldum'' dedi. İste o zaman aklıma geldi. Acaba Küçük Dalakçı artık hiç olmayacak mi? Kimse benim yolumu çevirip bana Eooovvvv diye seslenmeyecek mi? Aradığım kişileri kapı kapı soracak öyle mi bulacağım? Ne tuhaf değil mi??  Sanki içimden bir parça koparıldı. O an aklıma geldi Küçük Dalakçı.....
     Bu arada kazanan taraf gerçek DALAKÇI oldu sanırım. Son 10 senede köyümüze göçün şayisi bir hayli arttı sevindirici bir olay (Ne demiş ATA; Köylü milletin efendisidir ! ). Bir Tez'e görede ; ``Yenilik yapılacaksa Köyden Kente doğru olmalıdır. ''  Tezler veya ihtimalleri su an bu güzel Göce dayamak istemiyorum. Benim veya benim aile efradımın da bir amacı o hayalimizdeki Köyümüze kavuşmak. (olur mu olmaz mi bilemiyorum şu an)
       Sevgilerimi saygılarımı Küçük Dalakçıya, Hasretimde Gerçek Dalakçıya ve güzel insanlarına yolluyorum. Sağlıcakla kalın........ Sadi Erbaş

                                                                                20 Ekim 2003 Almanya
Not: Bu yazı aslında geçen sene 2002 nin Kasım ayinin sonunda yazılmıştır. Yayınlama şimdiye nasip oldu.

 

Anasayfa | Ali Erbaş | Günel Erdem | Necati Genç | Sadi Erbaş | Ali Bozdağ | Hacı Ercan | Ulaş Köksal | Ceray Ceylan | Oktay Erbaş | Yakup Cemil

Yenilik: 22.04.11